🌝 Bakara Suresi 152 157 Ayetler Arapça

KanalaÜcretsiz Abone Olmak İçin Tıklayınız : DERSLER İÇİN : https://goo.gl BakaraSuresi'nin tamamını dinle! أُو۟لَٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَٰتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ ۖ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُهْتَدُونَ Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn (muhtedûne). İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar BakaraSuresi 286 ayettir. . ayet ile . ayet arasını Türkçe Meal. Arapça Metin Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ. 1- Elif, lam, mim (2-Bakara 1) الٓمٓۚ. Elif, lam, mim-1: 2- Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler (korkup-sakınanlar) için de Deki, "Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur." Sana gelen ilimden sonra bilfarz onların arzularına uyacak olur­san, andolsun ki, Allah'a karşı seni koruyacak ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. 121. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu, hakkını gözeterek ANASAYFAAKAİD TEFSİR FIKIH HADİS AHLAK MENHEC ARAPÇA USUL KISA KESİT GÜNCEL OTHER FAALİYET EZGİLER - MARŞLAR SORU CEVAP RÖPORTAJ (as) Duası | Bakara Suresi Tefsiri 151-152. Ayetler | Halis Hoca . Halis Hoca 2206. 48:38. Şehitliğin Fazileti | Bakara Suresi Tefsiri 154-157. Ayetler | Halis Hoca (Ebu Hanzala) Halis Hoca 1– Destekler, bağışlamalar. Hasan Basri Çantay Meali Onlar (o teslîmiyyet ve istircâı gösterenler yok mu?) Rablerinden mağfiretler ve rahmet hep onların üzerindedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin ta kendileridir. Hayrat Neşriyat Meali İşte onlara Rablerinden mağfiretler ve bir rahmet vardır. Hidâyete erenler de işte ancak onlardır. 151﴿ Nitekim aranızdan size bir peygamber gönderdik: O size âyetlerimizi okuyor, sizi arıtıp temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor; yine size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor. Tefsir (Kur'an Yolu) Bu âyet, yukarıda özetle belirtilen gelişmenin temelinde bilgi ve ahlâkî arınmanın bulunduğuna işaret etmesi bakımından oldukça önemlidir. AbdurrahmanSadien Bakara Suresi 153-157. Ayetler. 09 Mayıs 2018. 3.167 Bir dakikadan az. Abdurrahman Sadien’nin tilavetiyle Bakara Suresini dinleyebilirsiniz.Bakara suresinin arapça okunuşunu, surenin Türkçesini ve mealini, bakara suresinin faziletlerini ve sırlarını,hafızların tilavetleriyle okunuşunu sitemizde inceleyebilir KureyşSuresi Okunuşu – Kureyş Suresi Arapça Yazılışı, Anlamı, Diyanet Meali, Tefsiri, Fazileti ve Türkçe Okunuşu 13.07.2022 - 15:57 Güncelleme: 13.07.2022 - 15:57 Kur’an-ı BakaraSuresi Türkçe Okunuşu Arapça Yazılışı ve Meali Mushafta ikinci, nüzûl sıralamasında 87. sûredir, Medine’de nâzil olmuştur. Kur’an’ın en uzun sûresidir. Tamamının bir nüzûl sebebi olmamakla birlikte birçok âyeti için özel iniş sebepleri vardır. O âyetler açıklanırken nüzûl sebepleri hakkında da bilgi verilecektir. Aöfİlahiyat Arapça Sınav Arşivi; AÇIKÖĞRETİM ARAPÇA SINAV SORU VE CEVAPLARI ARŞİVİ; Arapça Ders Arşivleri; Pratik. Arapça Fiil Çekimleri. Emir Fiil Çekimi; Mazi Fiil Çekimi; Muzari Fiil Çekim; Pratik Arapça Halil İbrahim Kaçar Hoca; Pratik Arapça Dersleri İçindekiler; Online Kurs; Arapça Diyaloglar; Ammice Arapça AbdullahAhmet Akgül Meali: O halde (siz yalnız Bana itaat ve ibadet ederek), Beni zikredin ki; Ben de sizi (rahmetim ve mağfiretimle) zikredeyim. vmgwBO. Bakara Suresi 152. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 152. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Bakara Suresi 152. Ayetinin Arapçasıفَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا ل۪ي وَلَا تَكْفُرُونِ۟ Bakara Suresi 152. Ayetinin Meali AnlamıO halde siz beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve sakın nimetlerime nankörlük Suresi 152. Ayetinin TefsiriPeygamberimiz her hususta insanlara model olabilecek beşer bir elçidir. Örnek alabilmemiz açısından insan olması son derece önemlidir. O, sistemini bütünüyle ilim, irfan ve ahlâk üzerine kurmuştur. Âyet-i kerîme onun asıl vazifelerini sayarken bu noktaya dikkat çekmektedir O Peygamber, ümmetine her biri bir ilim ve irfan kaynağı olan Allah’ın âyetlerini okuyor, onları her türlü günah ve ahlâksızlık kirlerinden arındırıp tertemiz yapıyor, onlara Kur’an’ı ve hikmeti öğretiyor ve yine onlara bilmedikleri ve akıllarıyla asla bilemeyecekleri imanî esasları, uhrevî bilgileri, yaratan ve yaratılana ait varlığın sırlarını öğretiyor. Bundan daha büyük nimet olabilir mi?Dolayısıyla Allah’ın nimet, rahmet ve yardımına nâil olabilmek için Hz. Peygamber’in getirdiği davete kulak verip bize okuduğu ayetleri anlamak, nefsimizi tezkiye ve ruhumuzu tasfiye ederek ahlâkımızı güzelleştirmek, onun öğrettiği şekilde Kur’an’ı ve sünneti özümseyip kavramak, bilmediğimiz fakat öğrenmemiz lazım gelen şeyleri de öğrenerek ilim ve irfanda gelişmek mecburiyeti vardır. Cehalet karanlıklarından kurtulup ilim, irfan ve medeniyetin aydınlığına kavuşmak, böylece insanlığa örnek ve önder bir seviyeye yükselmek ancak bu yolla mümkün güç, kuvvet ve kudret Allah’a ait olduğundan, öncelikle O’na tam olarak bağlanmak ve O’nun yardımını celbetmek esastır. Bütün başarıların temelinde bu gerçek yatmaktadır. Bu bakımdan Allah Teâlâ bize üç mühim vazife vermektedir Zikretmek, şükretmek ve nankörlük Allah’ı zikredince, Allah da bizi şanına uygun bir tarzda zikretmekte; rahmet ve yardımda bulunmaktadır. Kulluğumuzu kabul buyurmakta, tevbe ve istiğfarlarımızı işitmekte ve dualarımıza icâbet etmektedir. Hadis-i kudside şöyle buyrulur “Kulum beni zikrettiğinde ben onunla beraberim. O beni kendi içinde zikrederse ben de onu zâtımda zikrederim. O beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim.” Buhârî, Tevhid, 15Allah’ı zikir dille, kalple ve bedenle olur. Dille zikir, Allah Teâlâ’yı en güzel isimleriyle anmak, O’na hamd etmek, O’nu tüm noksanlıklaran pak ve uzak tutmak, kitabını okumak ve dua etmektir. Kalb ile zikir, Allah’ı gönülden anmak, O’nun varlığının delilleri, isim ve sıfatları üzerinde düşünmektir. Bedenle zikir ise vücudun azalarından her birinin görevli bulundukları vazifeyle meşgul ve dopdolu olması, kendilerine yasaklanan şeylerden uzak bulunmasıdır. Büyük velilerden Ubeydullâh Ahrâr Allah Teâlâ’nın zikriyle eriyebilmek için şöyle bir yol tavsiye eder“Hayal et ki, dünya yeşil bir kubbedir. Onun içinde de Allah’tan başkası yoktur; bir de sen varsın. Bu hâlinle Allah’ı anmaya devam et ki, ezilip eriyip gitme tecellisi seni sara… Bundan sonra sana ihtiyaç kalmaya, ancak O kala…” el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 474Şükür, verdiği nimetlerden dolayı kulun Allah’a teşekkür etmesi, minnettarlık duyması, bunu söz ve amelleriyle göstermesidir. Dolayısıyla şükür de yine bu üç yolla yani dil, kalp ve bedenle yerine getirilir. Kul, şânına layık bir şekilde Allah’ı zikredecek, Allah da kulunu şanına layık bir şekilde anıp hatırlayacaktır. Yine kul, verdiği nimetlerden dolayı Rabbine teşekkür edecek ve fakat O’na asla nankörlük etmeyecek, nimetlerini görmezden gelmeyecektir. Şükür nimetin artmasına, nankörlük ise nimetin elden gidip ilâhî azabın inmesine sebeptir. Âyet-i kerîmede buyrulur “Şâyet şükrederseniz size olan nimetlerimi artırır da artırırım. Yok eğer nankörlük ederseniz, şunu bilin ki benim azabım çok şiddetlidir.” İbrâhim 14/7Şu kadar var ki müminler, “Beni zikrediniz!” emri karşısında acizliğini hissederek, önce “Rabbimiz! Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz” Fâtiha 1/4 sözünü hatırlayarak Rabbini zikretmek ve O’na şükretmek için yine Allah’tan yardım isteyecektir. Bu sebeple devam eden ayette iman edenlere hitaben şöyle buyrulmaktadırBakara Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriBakara Suresi 152. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Ulâ-ike aleyhim salevâtun min rabbihim verahmetuns veulâ-ike humu-lmuhtedûneÖyle kimselerdir onlar ki Rablerinden yarlıganma ve rahmet onlara. Onlardır doğru yolu bulanlar.İşte Rablerinden salavât bağışlanma ve fazilet ve rahmet bunların üzerinedir ve bunlar hidayete erenlerin ta Rablerinden bağışlama ve rahmet onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlar, Rablerinden övgüye, bağışlanmaya ve rahmete mazhar olanlardır. Onlar, işte onlar doğru yolu bulan, İslâm'ı yaşayarak sebat böylelerine Rablerinden bağışlanma ve rahmet vardır. Doğru yol üzere olanlar da bağışlanma salat ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de teslimiyet gösterip Rablerine sığınanlar üzerine, Rablerinden mağfiret, rahmet ve cennet vardır; ve işte onlar, hidayete ermiş için Rablerinden bağışlanmalar ve rahmet başarı vardır. Ve bunlar doğru yolu Rablerinden af ve rahmet onlaradır ve doğru yola girenler de Tanrılarınca bunlar bağışlanarak, yarlıganırlar, işte doğru yolu bulanlar da bunlardırİşte Rablerinden bağışlanma ve rahmet onların üzerinedir ve doğru yolu bulanlar da Felâket kendilerine isâbet itdiği zamân biz Allâh’ımıza teslîm olduk biz âna rücû’ ideceğiz diyenlere rablerinden nusret ve rahmet irişecekdir. Ânlar râh-ı müstakîme sevk mağfiret ve rahmeti onlaradır. O'nun yolunda olanlar da Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. Bedir’de şehit düşen 14 kişi hakkında nâzil olduğu rivayet edilen bu âyet, kabir azabına yahut safasına da delildir. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, ... Devamı..İşte onlara, Rab'lerinden destek ve rahmet vardır. Onlar doğruya onlar var ya, Rablerinden, mağfiretler ve rahmet onlaradır. İşte hidayete erenler de onlar, rablarından salâvat-ü rahmet onlara ve işte hidayete erenler onlarİşte Rabb'lerinden, onlara salatlar¹ ve rahmet vardır. İşte onlar, doğru yolu – Destekler, o teslîmiyyet ve istircâı gösterenler yok mu? Rablerinden mağfiretler ve rahmet hep onların üzerindedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin ta onlara Rablerinden mağfiretler ve bir rahmet vardır. Hidâyete erenler de işte ancak böyleleri, Rableri tarafından yardım ve hoşgörü salâvat ve aynı zamanda bol nimetle rahmet karşılanır. İşte doğru yolda olanlar çalaplarının yarlıgaması, esirgemesi kendi üzerlerinde olanlardır, doğru yolu tutanlar da onlar hakkında Rabbileri tarafından mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete erenler de Rablerinden her türlü destek [salâvat] ve rahmet onların üzerinedir. İşte doğru yolu bulmuş olanlar da mağfiret ve rahmeti onlaradır. Hidayeti bulanlar da Rablerinin rahmet, nîmet ve bereketleri hep onlarla birliktedir; doğru yolu bulanlar da ancak de, en çetin imtihânlar karşısında bile yılmadan, yıkılmadan sabretmesini bilen bir mümin hanımın ibret verici kıssasına kulak verinHz. İbrahim, Allah’ın emri gereğince, eşi Hacer’i ıssız Mekke vadisine bırakıp gitmişti. Kızgın çölde tek başına kalan Hacer, yavrusu İsmail’e su bulabilmek amacıyla Safa ile Merve tepeleri arasında defalarca koşuşturmuş ve nihâyet Allah, yerden tatlı, güzel ve özel bir su çıkararak ona yardım etmişti. İşte, Allah’a olan güven ve umudunu yitirmeden, sabırla mücâdele etmenin sembolü olan bu fedâkâr annenin anısına, Safâ ile Merve arasında sa’yetmek, yani hızlı adımlarla yedi defa gidip gelmek, İbrahim a’dan kalan hac ibadetinin bir bölümü olarak o gün hâlâ uygulanmaktaydı. Fakat zamanla müşrikler, buna birtakım şirk unsurları katmışlardı. Bu yüzden, yaptıkları bütün ibâdetlerin mutlaka Kur’an ve Sünnet kaynaklı olmasına özen gösteren Müslümanlar, bu ibâdeti yapıp yapmamakta tereddüde düşmüşlerdi. Bunun üzerine, aşağıdaki ayetler nâzil olduOnlara rabb’lerinden rahmet ve salavât vardır. İşte onlar Hidayete Ermişler’ Rab'lerinin sevgi ve şefkati hep onlar üzerinde olacaktır. Çünkü gerçek doğrular onlardır...İşte Rabbiniz olarak bütün rahmetim, bütün merhametim onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar işte bunlardır. İşte Rablerinden [salavat] destekler ve merhamet hep onların üzerinedir; doğru yolu bulanlar da Rablerinin en büyük affı¹ ve merhameti bunların üzerinedir ve gerçekten dosdoğru yolda olanlar da Allah’ın Salâvatı Bütün günahların mağfiretidir. Allah Teâlâ bunların günahlarını tamamen örter ve onları rahmetiyle öyle nimetlere ulaştırır ki bu... Devamı..İşte Rablerinin nimetleri ve lütfu onlar içindir ve doğru yol üzerinde olanlar işte onlardır!İşte bunlar Rablerinden sürekli bir destek ve rahmet üzeredirler ve işte bunlar doğru yolu bulmuş olanlardır. 16/9, 17/9İşte bunlar, Rablerinin sürekli destek[³⁰⁸] ve bağışına mazhar olanlardır. Doğru yolda olanlar da bunlardır.[³⁰⁹][308] Salavâtın t. salât bu anlamıyla ilgili bkz 3356, not 74. [309] Kulun Allah’a salât’ı dua ve namaz, Allah’ın kula salât’ı duasına icâbet v... Devamı..işte onlar için Rableri tarafından mağfiretler ve rahmet vardır. Hidâyete erenler de Rab'leri tarafından bol mağfiret ve rahmete mazhar olanlar onlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve doğru yolu bulanlar da onlardır ki üzerlerine rableri tarafından du'â, ve senâ, lütuf ve ihsân ve rahmet ve gufrân vardır ve işte onlar vâsıl-ı hidâyet Rablerinin sürekli desteği[*]ve iyiliği onlaradır. Doğru yolda olanlar onlardır.[*] Âyetin metninde geçen salavât = صَلَوَاتٌ , salât = صلاة kelimesinin çoğuludur. Kök anlamı, bir şeyi bırakmamak ve sürekli arkasında olmaktır. Li... Devamı..Onlara, Rab'lerinden bir mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete ermiş olanlar, işte onlar için Rablerinden bağışlanmalar ve bir rahmet vardır. Ve onlar, doğru yola ermiş olanların tâ böyleleri üzerine Rablerinden selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş anlaruñ üzeredür yarlıġamaķlıķlar, çalabı’larından daħı raḥmet. daħı şunlar ŧoġru yol üstinedür raḥmetler Çalaplarından, daḫı yarlıġamaḳ. Daḫı anlardurdoġru yol üstine [olanlar].Onları Rəbbi tərəfinfən bağışlanmaq və rəhmət Cənnət gözləyir. Onlar doğru yolda olanlardır!Such are they on whom are blessings from their Lord, and mercy. Such are the rightly are those on whom Descend blessings from Allah, and Mercy, and they are the ones that receive guidance. Bakara Sûresi 151-152. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti Bakara Sûresi Hakkında Bakara sûresi 286 ayettir. Medine’de on senelik bir müddet içinde peyderpey nâzil olmuştur. Mushaf tertîbine göre 2, nüzûl sırasına göre 87. sûredir. İsmini, 67 ile 71. âyetler arasında bahsedilen, İsrâiloğulları’nın sığır kurban etmeleri kıssasından almıştır. Sûreye, içinde Âyetü’l-Kürsî bulunduğundan اَلْكُرْسِيُّ Kürsî, Kur’ân’ın zirvesi olduğu için سَنَامُ الْقُرْاٰنِ Senâmu’l-Kur’ân, hidâyet nûrunun parlaklığı sebebiyle de اَلزَّهْرٰي Zehrâ ismi verilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in en uzun sûresidir. Bu hâliyle sûre, Kur’ân’ın geniş bir özeti “Bu sûre, neredeyse dînin tamamını ihtivâ eder” buyurmuştur. Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân 2/2876 Bakara Sûresi Konusu Sûrede bahsedilen temel konulardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz Kur’an’ın Allah tarafından gönderilen hak bir kitap olduğu, Tevhîd, nübüvvet ve âhiret gibi îman esaslarının delillerle beyân edilmesi, Mü’min, kâfir ve münafıkların vasıfları, Hz. Âdem’in diğer yaratıklar arasındaki konumunun belirlenmesi, şeytanla imtihanı ve cennetten indirilmesi, İsrâiloğulları’nın tarih içindeki durumları, Kur’an’a ve Peygamberimize karşı tavırları, hidâyete davet edilmeleri, yanlış itikad ve davranışlarının tashihi, Ka’be’nin inşâsı ve kıblenin Mescid-i Aksâ’dan Mescid-i Harâm’a çevrilmesi, Müslüman şahsiyetin inşası ve İslâm toplumunun teşekkülü için Namaz, oruç, zekât, hac ve cihad gibi ibâdetlerle ilgili hükümlerin; adâlet, ahde vefâ ve infak gibi ictimâî hayata dair esaslar ile âile hukûku, devletler arası ilişkiler, iktisadî ve siyâsî düzenlemelerin getirilmesi, Ferd ve cemiyeti bozulup dağılmaktan korumak için sihir, içki, kumar ve faiz gibi yasaklara dikkat çekilmesi, Allah’ın birliğini, her şeye kâdir olduğunu ve ölüleri diriltip hesap soracağını çeşitli misallerle ortaya koyarak insanları îman ve itaate çağırması, Kulluğun özü olan ve mü’mini Rabbine bağlayan bazı duaların öğretilmesi. Hâsılı dikkatle incelendiğinde Bakara sûresinin, ihtiva ettiği hükümler, konular ve maksatlar itibariyle muazzam bir insicama, belirli ve düzenli bir plana sahip olduğu görülür. İlk âyetlerde sûrede incelenecek olan konuların ana hatları verilmekte, daha sonraki bölümlerde ise her konu sûre bütünlüğü içinde en uygun yerini almaktadır. Sûre, hidâyeti kabul eden kulun, emredilen hükümleri yerine getirme hususunda Rabbinden kolaylık talebiyle sona ermektedir. Muhtelif konular ele alınmakla birlikte sûrenin esas hedefi, Kur’an’ın hidâyetini gerçekleştirmek ve bundan âzamî istifadeyi sağlamaktır. Sûre boyunca devamlı bu hedef gözetilmiş ve sûrenin başı ile sonu o hedefte birleşmiştir.[1] [1] Sûrenin bu açıdan büyük bir vukûfiyetle ele alınmasına örnek olarak bk. Drâz, en-Nebeü’l-azîm, s. 163-211; En Mühim Mesaj Kur’ân, s. 195-299. Bakara Sûresi Nuzül Sebebi Mushafta ikinci, nüzûl sıralamasında 87. sûredir, Medine’de nâzil olmuştur. Kur’an’ın en uzun sûresidir. Tamamının bir nüzûl sebebi olmamakla birlikte birçok âyeti için özel iniş sebepleri vardır. O âyetler açıklanırken nüzûl sebepleri hakkında da bilgi verilecektir. Bakara Sûresi Fazileti Ele aldığı mevzulara bakıldığında Bakara sûresinin çok önemli, faziletli ve büyük bir sûre olduğu görülür. Peygamber Efendimiz’in “Kur’an âyetlerinin efendisi ve en büyüğü” Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 142, 178 olarak beyân ettiği Âyetü’l-Kürsî de bu sûrede yer almaktadır. Sûrenin faziletini beyân eden pek çok rivayet nakledilir. Bunların birkaçı şöyledir › “Kur’an’dan uzak kalarak ev­lerinizi kabirlere çevirmeyin. Şunu bilin ki şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden ürküp kaçar.” Müslim, Müsâfirîn 212 › “Kur’an’ı okuyun; çünkü o, kıyamet gününde kendisiyle hemhâl olanlara şefaatçi olarak gelecektir. Zehrâvân’ı yani Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okuyun;[1] çünkü onlar, kıya­met gününde iki büyük bulut veya iki gölgelik ya da iki kuş sürüsü hâlinde gelerek kendile­rini okuyanları savunacak ve koruyacaklardır. Bakara sûresini okuyun; çünkü ona sarılmak bereket, terketmek ise hasret ve pişmanlıktır; ona sihir­bazların gücü yetmez.” Müslim, Müsâfirîn 252 › “Bakara sûresinin sonunda­ki iki âyeti her kim gece vakti okursa bu iki âyet o gece ona yeter.” Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 10 › Sahâbeden Üseyd b. Hudayr bir gece Ba­kara sûresini okuyordu. Atı da yanında bağlı bulunuyordu. Derken at ürküp hırçınlaşmaya başladı. Üseyd okumayı kesince at da sâkinleşti. Tekrar okumaya başlayınca at yine tedirgin bir şekilde ileri geri gitmeye başladı. Üseyd susunca at da sâkinleşti. Bu durum iki kez daha tekerrür etti. Oğlu Yahyâ ata yakın bir yerde bulunuyordu. Atın çocuğa bir zarar vermesinden korktu ve onu bulunduğu yerden yanına çekti. Bu sırada başını kaldırıp gökyüzüne baktığında buluta benzer bir şey içinde kandiller misali ışıklar gördü. Bunlar yavaş yavaş yükselerek nihayet gözden kayboldu. Sabah olunca durumu Resûlullah anlattı… Efendimiz şöyle buyurdu › “Onlar seni dinlemeye gelen meleklerdi. Eğer okumaya devam etseydin sabah olunca onları herkes görecekti, kendilerini halktan gizlemeyeceklerdi.” Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 15; Müslim, Müsafirin 242 Bu ve benzeri rivayetlerden de anlaşılacağı üzere Bakara sûresi, hem evlerimizi hem de gönüllerimizi mânen îmâr edecek, okuyanı âdeta maddî mânevî şerlerden muhâfaza ederek onu meleklerle beraberliğe yükseltecek bir fazilet ve şerefi hâizdir. Şimdi, bütün mâna, hikmet ve sırlarından kalbe yansıyan miktarıyla o sûrenin tefsiri başlamaktadır [1] Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerine, hidâyet nûrlarının parlaklığı ve okuyanlara verilecek ecrin büyüklüğü sebebiyle, اَلزَّهْرَاوَانِ Zehrâvân ismi verilmiştir. كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولًا مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ ﴿١٥١﴾ فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا ل۪ي وَلَا تَكْفُرُونِ۟ ﴿١٥٢﴾ Karşılaştır 151 Nitekim size içinizden bir peygamber gönderdik. O, size âyetlerimizi okuyor, sizi günahlardan temizliyor, size kitap ve hikmeti öğretiyor; yine size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor. Karşılaştır 152 O halde siz beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve sakın nimetlerime nankörlük etmeyin. TEFSİR Peygamberimiz her hususta insanlara model olabilecek beşer bir elçidir. Örnek alabilmemiz açısından insan olması son derece önemlidir. O, sistemini bütünüyle ilim, irfan ve ahlâk üzerine kurmuştur. Âyet-i kerîme onun asıl vazifelerini sayarken bu noktaya dikkat çekmektedir O Peygamber, ümmetine her biri bir ilim ve irfan kaynağı olan Allah’ın âyetlerini okuyor, onları her türlü günah ve ahlâksızlık kirlerinden arındırıp tertemiz yapıyor, onlara Kur’an’ı ve hikmeti öğretiyor ve yine onlara bilmedikleri ve akıllarıyla asla bilemeyecekleri imanî esasları, uhrevî bilgileri, yaratan ve yaratılana ait varlığın sırlarını öğretiyor. Bundan daha büyük nimet olabilir mi?Dolayısıyla Allah’ın nimet, rahmet ve yardımına nâil olabilmek için Hz. Peygamber’in getirdiği davete kulak verip bize okuduğu ayetleri anlamak, nefsimizi tezkiye ve ruhumuzu tasfiye ederek ahlâkımızı güzelleştirmek, onun öğrettiği şekilde Kur’an’ı ve sünneti özümseyip kavramak, bilmediğimiz fakat öğrenmemiz lazım gelen şeyleri de öğrenerek ilim ve irfanda gelişmek mecburiyeti vardır. Cehalet karanlıklarından kurtulup ilim, irfan ve medeniyetin aydınlığına kavuşmak, böylece insanlığa örnek ve önder bir seviyeye yükselmek ancak bu yolla mümkün güç, kuvvet ve kudret Allah’a ait olduğundan, öncelikle O’na tam olarak bağlanmak ve O’nun yardımını celbetmek esastır. Bütün başarıların temelinde bu gerçek yatmaktadır. Bu bakımdan Allah Teâlâ bize üç mühim vazife vermektedir Zikretmek, şükretmek ve nankörlük Allah’ı zikredince, Allah da bizi şanına uygun bir tarzda zikretmekte; rahmet ve yardımda bulunmaktadır. Kulluğumuzu kabul buyurmakta, tevbe ve istiğfarlarımızı işitmekte ve dualarımıza icâbet etmektedir. Hadis-i kudside şöyle buyrulur “Kulum beni zikrettiğinde ben onunla beraberim. O beni kendi içinde zikrederse ben de onu zâtımda zikrederim. O beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim.” Buhârî, Tevhid, 15Allah’ı zikir dille, kalple ve bedenle olur. Dille zikir, Allah Teâlâ’yı en güzel isimleriyle anmak, O’na hamd etmek, O’nu tüm noksanlıklaran pak ve uzak tutmak, kitabını okumak ve dua etmektir. Kalb ile zikir, Allah’ı gönülden anmak, O’nun varlığının delilleri, isim ve sıfatları üzerinde düşünmektir. Bedenle zikir ise vücudun azalarından her birinin görevli bulundukları vazifeyle meşgul ve dopdolu olması, kendilerine yasaklanan şeylerden uzak bulunmasıdır. Büyük velilerden Ubeydullâh Ahrâr Allah Teâlâ’nın zikriyle eriyebilmek için şöyle bir yol tavsiye eder“Hayal et ki, dünya yeşil bir kubbedir. Onun içinde de Allah’tan başkası yoktur; bir de sen varsın. Bu hâlinle Allah’ı anmaya devam et ki, ezilip eriyip gitme tecellisi seni sara… Bundan sonra sana ihtiyaç kalmaya, ancak O kala…” el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 474Şükür, verdiği nimetlerden dolayı kulun Allah’a teşekkür etmesi, minnettarlık duyması, bunu söz ve amelleriyle göstermesidir. Dolayısıyla şükür de yine bu üç yolla yani dil, kalp ve bedenle yerine getirilir. Kul, şânına layık bir şekilde Allah’ı zikredecek, Allah da kulunu şanına layık bir şekilde anıp hatırlayacaktır. Yine kul, verdiği nimetlerden dolayı Rabbine teşekkür edecek ve fakat O’na asla nankörlük etmeyecek, nimetlerini görmezden gelmeyecektir. Şükür nimetin artmasına, nankörlük ise nimetin elden gidip ilâhî azabın inmesine sebeptir. Âyet-i kerîmede buyrulur “Şâyet şükrederseniz size olan nimetlerimi artırır da artırırım. Yok eğer nankörlük ederseniz, şunu bilin ki benim azabım çok şiddetlidir.” İbrâhim 14/7Şu kadar var ki müminler, “Beni zikrediniz!” emri karşısında acizliğini hissederek, önce “Rabbimiz! Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz” Fâtiha 1/4 sözünü hatırlayarak Rabbini zikretmek ve O’na şükretmek için yine Allah’tan yardım isteyecektir. Bu sebeple devam eden ayette iman edenlere hitaben şöyle buyrulmaktadır Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız. Bakara Suresi 157. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 157. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri… Bakara Suresi 157. Ayetinin Arapçası اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ Bakara Suresi 157. Ayetinin Meali Anlamı İşte bunlar, Rablerinin bol mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu bulanlar da fakat onlardır. Bakara Suresi 157. Ayetinin Tefsiri Her insanın imtihana tabi tutulacağı hâdiseler olacaktır. Açlık ve korku; mal, can ve mahsullerin noksanlaşması gibi hususlar bunların başında gelmektedir. Rabbimiz bu yolla, belâya sabredip kadere rızâ gösterenlerle göstermeyenleri birbirinden ayırmaktadır. Çünkü belâlar, iyilerle kötüleri ayırmada ve bireylerin kıymetlerini belirlemede mühim bir ölçüdür. Bunlara sabredenler imtihanı kazanacak, sabredemeyenler ise kaybedeceklerdir. Bu nedenle ayetin sonunda “Sabredenleri müjdele!” buyurmaktadır. Onlar, Allah’tan geldiklerinin, yine Allah’a döneceklerinin şuurunda olan ve bütün varlıklarının Allah’a ait olduğunu bilen akl-i selim sahibi kimselerdir. Onlara büyük müjdeler mevcuttur. Allah Rasulü şöyle buyurmaktadır “Mü’mine herhangi bir yorgunluk, çaresiz bir hastalık, bir keder, bir eziyet yahut gam isabet etse hatta bir diken batsa mutlaka bundan dolayı Allah onun hatalarını bağışlar.” Buhârî, Merdâ 1 Musîbete uğrayan birinin, “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz fakat O’na dönüyoruz” Bakara 2/156demesinde birden fazla fayda ve hikmet bulunmaktadır Bu sözü söylemekle meşgul olmak o anda insanın ağzından uygunsuz birtakım kelimelerin çıkmasını önüne geçer. Belâya uğrayan birinin kalbi tesellî bulur ve üzüntüsü azalır. Şeytanın o insana uygunsuz söz söyletme arzusu kesilir. Bu sözü duyanlar, aynı şeyi tekrar ederek ona uyarlar. Diliyle bunu söyleyenin kalbine güzel düşünceler ve Allah’ın kazâ ve kaderine teslimiyet arzûsu gelir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur “Belâya uğrayan bir kul اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنّاَۤ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ. اَللّٰهُمَّأَجِرْن۪ي ف۪ي مُص۪يبَت۪ي وَأخْلُفْ لي۪ خَيراً منها Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz fakat O’na dönüyoruz. Ya Rabbi bu musîbet sebebiyle bana ecir ver ve bana aldığından daha hayırlısını bağışla» derse, Allah onu bu vesileyle mükâfâtlandırır ve ona daha hayırlısını verir.” Müslim, Cenâiz 4 Bu nedenle Allah dostlarından Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri şöyle der “Alan sensin veren sensin kılan sen Ne verdinse odur dahi nemiz var!” Son olarak 157. âyet-i kerîme ise sabredenlere müjdelenen ilâhî ihsanları, bağış, rahmet ve bereketi haber vermektedir. Onlara Rableri katından bol bol mağfiretler, bağışlanmalar, övgü ve senâlar mevcuttur. “Salavât” kelimesinin çoğul gelmesi bu mânaları ifade eder. Yine onlara Rableri katından büyük ve kesintisiz bir rahmet mevcuttur. Allah onlara dünya ve âhirette faydalı ve sevindirici nimetler ihsan edecek ve hususiyle âhirette onları her türlü zarardan koruyacaktır. Hidâyete erenler de fakat onlardır. Onlar, Allah’a teslimiyet ve kadere rızâ göstermek suretiyle en doğru yolu bulmuşlardır. Şâir ne güzel söyler “Iztırâb-ı hâl bâdî-î sükûnet olduğu Tıfl iken mâlûmum oldu cünbüş-î gehvâreden.” Ârif “İnsanoğlu her ıstırap verici durumdan hemen şikâyet etmemelidir. Çünkü bu haller bazan insana kalp huzuru verecek imkanlar sağlayabilir. Ben bunu, daha küçücük çocukken ve beşikte sallanırken anladım. Önce beşiğin sallanması biraz başımı döndürür gibi oldu ama, sonra rahat ve sâkin uykulara daldığımı da inkâr edemem.” Önceki ayetlerde insanı kemale erdirecek ve ilâhî yardımı celbedip kâfirlerle mücadele azmini kuvvetlendirecek “sabır” ve “namaz” gibi iki mühim mânevî silaha sarılmanın lüzumundan bahsedildi. Aşağıdaki ayette ise insanın bu yüksek değerlerden uzaklaşmaması için iç âleminde nefis adı verilen düşman ile de mücadelenin ihmal edilmemesine işaret buyrulmakta; bunun için sabır ve namazın yanında hac, umre, tavaf ve sa’y gibi nefis tezkiyesine matuf ibâdetlere de önem verilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu ayetle bunun yanı sıra yakın bir tarihte Mekke’nin fethedilip Kâbe’nin putlardan temizleneceği ve İslâm fetihlerinin genişleyeceği müjdesi verilmektedir Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız… Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Bakara Suresi 157. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız… Bakara Suresi 157. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 157. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Bakara Suresi 157. Ayetinin Arapçasıاُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ Bakara Suresi 157. Ayetinin Meali Anlamıİşte bunlar, Rablerinin bol mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak Suresi 157. Ayetinin TefsiriHer insanın imtihana tabi tutulacağı hâdiseler olacaktır. Açlık ve korku; mal, can ve mahsullerin noksanlaşması gibi hususlar bunların başında gelmektedir. Rabbimiz bu yolla, belâya sabredip kadere rızâ gösterenlerle göstermeyenleri birbirinden ayırmaktadır. Çünkü belâlar, iyilerle kötüleri ayırmada ve insanların kıymetlerini belirlemede önemli bir ölçüdür. Bunlara sabredenler imtihanı kazanacak, sabredemeyenler ise kaybedeceklerdir. Bu sebeple ayetin sonunda “Sabredenleri müjdele!” buyurmaktadır. Onlar, Allah’tan geldiklerinin, yine Allah’a döneceklerinin şuurunda olan ve bütün varlıklarının Allah’a ait olduğunu bilen akl-i selim sahibi kimselerdir. Onlara büyük müjdeler vardır. Allah Rasulü şöyle buyurmaktadır “Mü’mine herhangi bir yorgunluk, çaresiz bir hastalık, bir keder, bir eziyet veya gam isabet etse hatta bir diken batsa mutlaka bu sebeple Allah onun hatalarını bağışlar.” Buhârî, Merdâ 1Musîbete uğrayan kişinin, “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na dönüyoruz” Bakara 2/156 demesinde pek çok fayda ve hikmet bulunmaktadır Bu sözü söylemekle meşgul olmak o anda insanın ağzından uygunsuz birtakım sözlerin çıkmasını engeller. Belâya uğrayan kişinin kalbi tesellî bulur ve üzüntüsü azalır. Şeytanın o kişiye uygunsuz söz söyletme arzusu kesilir. Bu sözü duyanlar, aynı şeyi tekrar ederek ona uyarlar. Diliyle bunu söyleyenin kalbine güzel düşünceler ve Allah’ın kazâ ve kaderine teslimiyet arzûsu gelir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur“Belâya uğrayan bir kulاِنَّا لِلّٰهِ وَاِنّاَۤ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ. اَللّٰهُمَّ أَجِرْن۪ي ف۪ي مُص۪يبَت۪ي وَأخْلُفْ لي۪ خَيراً منهاBizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na dönüyoruz. Ya Rabbi bu musîbet sebebiyle bana ecir ver ve bana aldığından daha hayırlısını bağışla» derse, Allah onu bu vesileyle mükâfâtlandırır ve ona daha hayırlısını verir.” Müslim, Cenâiz 4Bu sebeple Allah dostlarından Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri şöyle der“Alan sensin veren sensin kılan senNe verdinse odur dahi nemiz var!”Son olarak 157. âyet-i kerîme ise sabredenlere müjdelenen ilâhî ihsanları, bağış, rahmet ve bereketi haber vermektedir. Onlara Rableri katından bol bol mağfiretler, bağışlanmalar, övgü ve senâlar vardır. “Salavât” kelimesinin çoğul gelmesi bu mânaları ifade eder. Yine onlara Rableri katından büyük ve kesintisiz bir rahmet vardır. Allah onlara dünya ve âhirette faydalı ve sevindirici nimetler ihsan edecek ve hususiyle âhirette onları her türlü zarardan koruyacaktır. Hidâyete erenler de ancak onlardır. Onlar, Allah’a teslimiyet ve kadere rızâ göstermek suretiyle en doğru yolu ne güzel söyler“Iztırâb-ı hâl bâdî-î sükûnet olduğuTıfl iken mâlûmum oldu cünbüş-î gehvâreden.” Ârif“İnsanoğlu her ıstırap verici durumdan hemen şikâyet etmemelidir. Çünkü bu haller bazan insana kalp huzuru verecek imkanlar sağlayabilir. Ben bunu, daha küçücük çocukken ve beşikte sallanırken anladım. Önce beşiğin sallanması biraz başımı döndürür gibi oldu ama, sonra rahat ve sâkin uykulara daldığımı da inkâr edemem.”Önceki ayetlerde insanı kemale erdirecek ve ilâhî yardımı celbedip kâfirlerle mücadele azmini kuvvetlendirecek “sabır” ve “namaz” gibi iki mühim mânevî silaha sarılmanın lüzumundan bahsedildi. Aşağıdaki ayette ise insanın bu yüksek değerlerden uzaklaşmaması için iç âleminde nefis denilen düşman ile de mücadelenin ihmal edilmemesine işaret buyrulmakta; bunun için sabır ve namazın yanında hac, umre, tavaf ve sa’y gibi nefis tezkiyesine matuf ibâdetlere de önem verilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu ayetle aynı zamanda yakın bir tarihte Mekke’nin fethedilip Kâbe’nin putlardan temizleneceği ve İslâm fetihlerinin genişleyeceği müjdesi verilmektedirBakara Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriBakara Suresi 157. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan

bakara suresi 152 157 ayetler arapça